14 Aralık 2013 Cumartesi

OSMANLI EKMEĞİ

Evimin yakınında büyük bir süpermarket var. Toplu alışverişlerimin yanı sıra gündelik alışverişlerimi de oradan yapıyorum. Geçende hamur işleri reyonunun önünde ekmek seçmeye çalışırken, görevli hanımlardan biri burnuna kadar dizdiği ekmekler nedeniyle önünü güçlükle görmeye çalışarak yalpalaya yalpalaya geldi, önünde durduğum ayaklı metal ekmek sepetine doğru. Elindekileri sepete boşaltmasına ve dizmesine yardım ettim. Hayretle bana baktı. Kocaman gülümsedi. "Osmanlı ekmeğini tavsiye ederim, çok beğeneceksiniz" dedi. "Her ne zaman isterseniz sizin için bir tane bulurum, olmadı yaratırım." Ben iyi günler dileyip o bölümden ayrılırken hamur işleri reyonundaki hanım cıvıldayarak bağırıyordu: "Kendinizi iyi hissetmek için, osmanlı ekmeği..."

Kasiyerler, görevleri gereği gülümsüyorlar, gülümsemeleri yüzlerine yansımıyor. Kasada ödeme yapan müşteriler, kasiyerlerin iyi dileklerini bir baş hareketiyle bile cevaplamak gereği duymuyorlar, sanki kasiyerler şeffafmış gibi onlara bakıp arkalarındaki bir yerleri görüyorlar.
Sıra bana geldiğinde, içten bir "merhaba" diyorum, kasiyer irkiliyor, göz göze geliyoruz, tüm yüzümle gülümsüyorum, gülümsemem ona da geçiyor ağzına değil sadece, gözlerine, tüm bedenine. Bir tık arttı içindeki yaşama sevinci, biliyorum...

Marketten dışarı çıkıyorum, köşedeki midyeci soğuktan ellerini ovuşturuyor. "Hayırlı işler" diyorum el sallayarak. O da irkiliyor, kocaman gülümsüyor.

Karşıya geçiyorum. Arabalı balıkçı ve çevresindeki kediler konuşlanmış yine yerlerine. "İstavritler iyi mi?" diyorum gülerek. Ağzımda, demin aldığım osmanlı ekmeğinin köşesi, sesim boğuk çıkıyor. Muhteşem tadın ağzıma yayıldığını hissediyorum. Balıkçı el sallıyor, gülümsemem ona geçmiş, "Sana uskumru vereyim kulağına kar kaçtı, tam zamanıdır" diyor.

Hepimiz, sadece gülümseyerek çevremizdekilerin mutluluğunu bir basamak üste çıkarabilmek mucize gücüne sahibiz. Benimkini kim yukarı çıkaracak diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. 

Aynaya bakın: Siz!

Sevgiyle…


Ayşe İhsan