Daha önceki yazılarımda bilinçaltımızın olumsuz bir olaydaki
ruh durumunu, o olayı hatırlatarak tekrar tekrar yaşamamızı sağlayan bir hizmet
verdiğinden bahsetmiştim. Bunu, olağanüstü ruh durumu yaşadığımız bütün
olayları bize hatırlatarak yapıyor, bizim için yararlı ya da zararlı diye bir
ayrım yapmıyor demiştim. Bilinçaltı için önemli olan, yaşadığınız duygu
durumuna ihtiyacınız olduğunu sanması ve onu tekrar yaşatabilmek için gerekli
verileri çevreden seçip size sunmasıdır. Şimdi bu bilgi ışığında “affetme”
kavramını yeniden ele alalım:
Geçmişimizde yaşadığımız ve affedemediğimiz bir olay varsa
bu mutlaka duygularımızın da işin içine girdiğini gösterir. Alın size
bilinçaltınız için yeni bir görev. Bilinçaltınız o olayı tekrar tekrar
yaşamanızı ve “gündüz düşü” görmenizi sağlayarak ocağın altını sürekli açık
tutacaktır. Kendiniz, kişisel gelişiminiz, sevdikleriniz için harcamanız gereken,
harcayabileceğiniz enerjinin bir kısmı bu öfkeyi bu kızgınlığı beslemek için
harcanacaktır. Böylelikle bir öfke döngüsü başlayacak tekrar tekrar bu ve
benzeri olayları yaşamaya başlayacaksınız. Çünkü bilinçaltınız bir yandan bu
olayı ısıtıp ısıtıp önünüze koyarken bir yandan da benzeri bir olay yaşamanız
için gerekli verileri toplamaya başlar. Bilinçaltınız için sizin duygu
durumunuzun yükselmesi önemlidir onu yükselten duygu çeşidinin ne olduğu önemli
değildir. Bu, eğer siz kin, kızgınlık gibi duyguların döngüsünü kırmazsanız bu
duyguları sürekli yaşayacaksınız anlamına gelir. Bu duygular tekrar tekrar
yaşandıkça görselleştirildikçe aslında bilinçaltına “Bu tür duyguları
yaşayacağım yeni durumlar için veriler topla” emrini de vermiş oluyorsunuz.
Affedemezseniz yeniden ve yeniden ve yeniden yaşarsınız. İyi
de onu/onları nasıl affedeceksiniz? O kişi/kişiler suçlu değil mi? O kişi/kişiler
size kazık atmadı mı? Ama ben onun yaptığını hoşgörün demiyorum ki. Affetmek
sizin o kişi ile bağlarınızı çözmek anlamına gelir onu hoşgörmek onun
yaptıklarını onaylamak değil. Affetmek, özgürleşmektir, sizi üzen kişilerden
bağınızı koparmadıkça onları “herkes” haline getirmedikçe özgürleşmeniz mümkün
değildir. Affetmedikçe, hayatınızın bundan sonraki kısmına da onlar yön verecek,
kararlarınızı onların güdümünde alacaksınız demektir. Düşünün, piyangodan büyük
ikramiye çıktı size ve siz bunun bir kısmını o sizi çok üzen kişi ya da
kişilere dağıtıyorsunuz. Ya da paranızı nasıl değerlendireceğinize ilişkin
onlar karar veriyor. Böyle bir şey mümkün olabilir mi? İyi de o zaman
zamanınızın enerjinizin bir kısmını o kişiler için niçin harcıyorsunuz, bazı
kararları almanızda o kişilerin hiç mi etkisi olmuyor şu an? Acıları ve öfkeyi
sırtınızda taşıdığınız sürece bu sadece gereksiz bir yük üstlendiğiniz anlamına
gelmiyor mu?
Affetmediğinizde her yeni olayda kabuk tutmaya başlayan
yaralarınız yeniden kanayacaktır. Affettiğinizde ise geçmişin sizde bıraktığı
izlerden kurtulma şansınız doğacaktır. Derin ve kişisel acılarımızı yok sayarak
sadece kendimizi kandırırız. Biz kendimizi kandırdıkça bizi hala yöneten, geçmişte
bize acı verenlerdir. Onların mesajları hayata bakış açımızı etkiler çünkü
bilinçaltı kodlarımızda kayıtlıdır. Onların etkisinden kurtulmak, bilinçaltı
kayıtlarımızla yüzleşmekle mümkündür yok saymakla değil. Bu kodlar
bilinçaltımızda olduğu sürece sağlıklı ilişkiler geliştirmemiz, özsaygı ve özgüvenimizi
oturtmamız sorunlu olacaktır. Kendimizi küçük görmeye eğilimli ve bu yüzden de
tekrar tekrar istemediğimiz ilişkilere giren ve aslında birlikte olmak
istemediğimiz kişileri çeken biri haline geliriz. Bilinçaltımız bize o duygu
durumunu yaşatmak için sürekli olarak çevremizden o tür kişileri seçmemize yarayacak
kararlar almamıza yönelik veriler toplar çünkü.
Geçmiş, geçmişte kaldı, önemli olan başımıza gelenler değil
bunlara nasıl bir tavırla yaklaştığımızdır. Ya geçmişin bizi şimdi de yönetmesine
izin vereceğiz ya da geçmişimizle yüzleşip bilinçaltı kayıtlarımızı
yenileyeceğiz.
Gerçek kimliğinizin olmak istediğiniz kişinin ortaya
çıkmasına izin vermeniz için geçmişten gelen öfke ve acılarınızla
yüzleşmelisiniz. Bu, zorlu bir süreçtir. Size acı veren, utandıran, kızdıran
şeyleri yok saymak yerine kabullenmekle başlar. Kötü giden ilişkilerinizi
sorgulayın: Bu ilişkide asıl aradığınız neydi; ilgi mi, güven mi, şefkat mi,
onaylanmak mı? İçinizdeki duyguları sorgulayın: İçinizde neler olup bitiyor, bu
duyguların kaynağı ne?
Affetmek zorlu bir süreç, “Ben neler yaşadım biliyor
musunuz?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Peki, o yaşadıklarınızın bugün sizi
“mükemmel sen” olmaktan alıkoyması mıdır istediğiniz? Hayatınızın geri kalanını
kazanmak için bunca zamandır kendinize yük ettiğiniz tüm bu olumsuzluklardan
kurtulmak için daha ne bekliyorsunuz?
mükemmel sen
Affetmek geçmişinizi değiştirmez, yaşadığınız olayları
yaşanmamış kılmaz. Fakat sizin onlardan kurtulmanızı, özgürleşmenizi sağlar.
Sevgiyle...
Ayşe İhsan